Markanızı 7 gün 24 saat sosyal medyada tutmak riskli bir iştir ancak günümüz şartlarında sosyal medyadan uzak durmak çok daha riskli bir hamledir. Peki kaotik bir ortam olan sosyal medyaya dahil olurken markanızın kişiliğini, imajını, tutarlığını nasıl koruyabilirsiniz?
1. Markanıza kişilik kazandırın
Aslında bu oldukça temel konudur. Markanızı Twitter ve Facebook sahnesine çıkarmadan önce markanızın nelere karşılık geldiğini belirlemeniz gerekiyor. Eğer daha önce marka kişiliği çalışması yapmamışsanız bu iyi bir fırsat olabilir. Zaten markanızın kalıcı ve insanlarla iletişim kurabilmesi için bir kişiliğe ihtiyacı var.
Marka kişiliğine Apple ile örnek verebiliriz. Örneğin Apple markası insanların gözünde yaratıcı, kullanıcı dostu ve farklıdır. Her markanın hedef kitlesi, ürünlerini sunuş biçimi, sektörü vb. marka kişiliğinde rol oynar. Kimi zaman markalar sistematik bir çalışma ile insanlara kişiliklerini iletir, kimi zamanda tüketiciler marka kişiliğini belirler ve marka o yönde gelişir.
2. Kendinizi işirmek yerine yorumlara açık olun
360i'nin yönetici yardımcısı Sarah Hostetter sosyal medyada marka ve tüketici ilişkisinde yorumlar üzerinde duruyor: "İnternet çok çeşitli katmanlardan kullanıcılar için bir platformdur ve bu platformda herkesin rahatlıkla konuşabilir. Eğer insanlar markanızın ne ifade ettiğini bilirler ve pozitif eylemleri görüp markanıza dair olumlu deneyimlere sahip olurlarsa markanız hakkında sizin hiçbir zaman yapamayacağınız bir biçimde konuşurlar."
Tabii madalyonun bir de öbür yüzü var. İnsanlar markanızı yerin dibine de batırabilir. Bu noktada reklam firması JWC'den ipucu alabiliriz. JWC sosyal medya tabanlı halkla ilişkiler olarak tanımlanan ve marka yayıncılığı (Brand Journalism) adı verilen bir uygulama yürütüyor. JWC, Microsoft'la ilgili internette boy gösteren yorumlar negatifleşmeye başlayınca bunları düzeltmek için 2009'da bir kampanyaya girişti. Böylece ortalıkta gezinen yanlış bilgilere ve bunlardan doğan negatif görüşlere karşı çalışma yapmış oldular.
Markanızla ilgili internette yayılan negatif yorumlara kayıtsız kalmayın. Televizyonda, reklam panolarında yapacağınız reklamlarla bu durumu değiştirmeniz zor. Bu konuda "İnternet'te markanızı kötüleyenlerle nasıl baş edebilirsiniz?" makalesine göz atabilirsiniz.
3. Markanızdan kopmayın
Sosyal medyada yaptığınız paylaşımlarda markanızın kıyafetini değiştirmeyin. Güncel konulara göre esneyebilirsiniz ama takım elbise giyerken bir anda şort tişört giymeye başlamayın. Ama arada bir takım elbisenin altına spor ayakkabı giyebilirsiniz. Bu konuda Yemek Sepeti'nin yemekler kampanyasından örnek verebiliriz. Yemek Sepeti Twitter'da yemekler üzerinden eğlenceli bir kişilik yansıtıyor. Bu kampanya için de çeşitli yemeklerin ağzından gene yemeklerin kendileriyle ilgili eğlenceli, komik mesajlar veriliyor. Bu yemekler kimi zaman güncel olaylara da değiniyor
Aşağıdaki örneklerde görebileceğiniz gibi aslında yemekle ilgili olmayan biri magazin diğeri politik / hukuki olan iki konuya değinilmiş ama kampanyanın ve markanın yapısından kopulmamış. Basında oldukça ciddi bir şekilde ele alınan bir konuya marka çalışmasıyla ilintili olarak komik / ironik bir şekilde değinilmiş.
4. Kitlenizi tanıyın
Aslında bu da zaten marka ve pazarlama çalışmaları içinde yapılması gereken oldukça temel bir konudur. Kitlenizi tanımak için yürüteceğiniz araştırmalar, anketler vb.den elde edeceğiniz bilgiler markanızın Sosyal Medya'daki stratejisini oluşturmak için oldukça faydalı olacaktır. Bu bilgiler size kampanyalarınızın, mesajlarınızın karakterinden önemli bir rol oynayabilirler. Sonuçta stratejinizi belli bir yapı etrafında oluşturmak için bu yapıya ek malzemelere ihtiyaç duyacaksınız.
5. Mihenk noktası
Tutarlılık derken markanızla ilgili farklı söylemleri birbirleriyle tutarlı hale getirmeye çalışmak algılanmamalı. Daha çok söylemlerinizin bir mihenk noktası etrafında uyumlu bir şekilde örülmesi olarak algılanmalıdır. Bu mihenk noktası da markanızın nüvesi olmalıdır (Bkz 1. Madde).
Sosyal medyada sahneye çıktığınız uygulamalar geliştirildikten sonra bunları marka kişilinize oturtmaya çalışmak yerine projelerinizi, mesajlarınızı markanızın prensiplerinden yola çıkarak oluşturursanız daha tutarlı kampanyalar yürütebilirsiniz.